İnsan ulaşamadığına hep özlem duyardı. Duyduğu özlemi de hayatında başka anlamlara biçerdi. Yani anlık durumu başka bir mevzuya bağlayarak yokluğunda teselli bulurdu. İnsan kendini nasıl severdi biliyorum. İnsan kendini bir başkasının boyutuna koyabildiği kadar sevebilirdi. Yani bir başkasını ne kadar düşünüyorsanız kendinizi de o kadar sevebilirdiniz. Bu durum adeta edebi bir savaştı. Toplumun kalıplaşmış yargılarına göre yaşayan insanoğlunun edebiyat tarafı hep eksik kalmıştır.
Toplumun bu kalıplaşmış düşünce yargılarını bir kenarıya bırakarak savaşılmalı, kişi kendini nasıl mutlu hissediyorsa öyle yaşamalıdır. Yani varlık içinde yokluğu görmemelidir. Hayatı boyunca hiç kimsenin düşüncesini önemsemeyerek kendi yolunda emin adımlarla yürümelidir. İnsanoğlu bu yahu, hep konuşur. Sen kendini sev ve değer ver başkasının seni sevmesine ihtiyacın yok. Kendi hayatını kendin yaz.