YENİ DÜNYA NEDİR, İNSANOĞLU UYUM SAĞLAMAK ZORUNDA MIDIR?
Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle, dünyada başlı başına değişiyor. İnsanlık da bu değişen dünyaya uyum sağlamak zorunda kalıyor. Artık Yeni Dünya diye adlandırdığımız bu gezegen, gittikçe yeşilden uzak, teknolojiye ayak uydurmaya çalışan bir deney tahtası haline gelmiştir.
Her gün farklı icatlarla uyandığımız güne uyanıyoruz. Bu da dünyayı gittikçe değiştiriyor. Durumun iyi yada kötülüğü ise tartışılır. İnsanlar ise yine uyum sağlamak zorunda bırakılıyor.
Bazılarında ise uyum sağlamaya çalışırken bağımlılık oluşuyor. Kendini topluma bağlıyor ve kendisinin farkında olmadan, yeni dünyanın peşinden gidiyor.
Her birey bir yerden sonra tabikide uyum sağlamak zorunda. Sonuçta günümüzde her şeyi internetle halledebiliyoruz. İnternetsiz hayat ise bir hayli zor.
İlk insanların Afrika'da doğduğu, yaşadığı Düşünülüyor. Daha sonra da Afrika'dan diğer yerlere dağılmışlardır. Bütün nimetler içerisinde var olmuş,
Bizler doğanın ve evrenin aslında birer parçasıyız. Ayrıca da doğayla iç içeyiz. Ne doğa olmadan biz varolabiliriz, ne de biz olmadan doğa. Bunun için doğanın değerini bilmeli, onu korumalıyız.
Tabi bunlar sözde. Şuan insanlar, doğanın hayati önem taşıdığının farkında değiller. Her geçen gün bilinçsizce doğayı katletmeye devam ediyorlar. Günün sonunda ise, kaybeden yine biz insanlık olacak.
İnsanoğlu kadar bencil varlık yok şu evrende. Sadece kendileri varmış gibi, sadece kendileri canlıymış gibi davranıyorlar. Doğayı ve diğer canlıları katletmeyi kendilerinde hak buluyorlar. Neyin özgüveni olduğu ise tartışılır.
Sevmeyi bilmeyen insanoğlu, daha yaşadığı evreni bile sevemiyor. Sevemediği gibi de nefret ediyor. Bütün nefretini, ona zarar vererek gösteriyor. Dünyaya uyum sağlamak ise insanlığın elinde.
Hepimiz aynı gemideyiz lafı ne kadar da doğru. Birimizin hatası yüzünden gemi batabilir. Tek bir hata da geri dönüşü olmayan olayları beraberinde getirir. Dikkatli olmalıyız, sonuçta hepimiz aynı yolun yolcusuyuz.
Günümüzde insanlığın uyum sağlayamaması, insanlar arası çatışmaya sebebiyet vermektedir. Dünden bugüne, insanlık hep barınma, beslenme, kendini diğer vahşi hayvanlardan koruma içgüdüsüyle hareket etmiştir. Bunun sebebi ise yatratılıştan, insanın doğuştan gelen duyularıdır. Tabi bu barınma, beslenme, korunma ihtiyaçları insanlığı hep bir çatışmaya itmiştir. Bu çatışma evrene ayak uydurmaya çalışan insanlığı, bencilliğe itmiştir.
Evrende güçlü olanlar hayatta kalmış, zayıf olanlar yok olmuştur. Tabiatın kuralı gereği, geçmişten günümüze hatta geleceğe böyle devam etmektedir. Sadece insan değil, bütün canlılar bir uyum gereği hareket etmektedir.