EVLİLİK NEDİR, EVLİLİK HAKKINDA
Evlilik; iki insanın hayatlarını din, toplumsal ve hukuksal yollarla birleştirmesine denir. Sorumluluk gerektiren, bireylerin birbirlerine güvenerek, birbirlerini koruma dürtüsüyle devam eder.
Bütün evlilikler, bireylerin mutlu olması amacıyla başlar. Evlilik süresince mutlu olmaya çalışılır. Kişiler birbiriyle anlaşamazsa o evlilikte huzur bulunmaz, boşanma aşamasına kadar gidilir.
Evlilikte önemli olan birbirine güven ve sevgidir. Sevgi olmadan o evlilik yürümez. Kişilerin birbirini sevmesi gerekir. Sevgi olmayan bir evde, toplumun dediği gibi "Ev içinde evsizlik" yaşanır. Hem bir çiçeği solduran şey de sevgisizlik değil midir?
Birbirlerini sevmeyen ebeveynler düşünün. Çocukları da o eve kendini ait hissetmeyecektir. Bu çocuklar da aynı şekilde, küçük yaşta sevgisizlik aşılandığı için büyüdüklerinde hayatlarında ciddi sorunlarla karşılacaktır. Zaten en acımasız insanlar; Çocukluğunda sevgi görmemiş, sevmeyi öğrenememiş insanlardır.
Sevmeyi bilmeyen her insan, nefret doludur. Sadece nefret etmeyi bilir. En güçlü duygunun da nefret olduğunu sanır. İnsanlardan hep uzak durmayı tercih eder. Sanki insanlar onun canını yakacakmış gibi hisseder. Mutsuzluğu da bu yüzdendir ya zaten. Gözleri hep bir arayış içerisindedir. Etrafta aidiyet duygusunu arar.
Yani kısacası evlilik her şeydir. Toplumun kalkınması, ülkenin gelişmesi adına insanların eğitim aracılığıyla evlilik hakkında bilmesi gereken çok şey var. Yine her şeyin başının eğitim olduğu gibi, bunun başı da eğitim. Okullarda evlilik hakkında eğitim verilmeli, oluşacak mutsuz aile tablosu ortadan kaldırılmalı.
Birbirlerini sevmeyen ebeveynler, çocuklarını da sevmez. Sadece kendileri dünyaya getirdikleri için, sorumlu olarak görür ve çocuğa değer biçer. Toplum olarak ilk başta bu anlayıştan kurtulmalıyız. Hiçbir günahı olmayan çocuklara, bunları yaşatmaya hakkımız yok.
Göründüğü gibi evlilik sadece kişiler arasında değil, toplum arasında da olur. Yani siz çocuğunuzu nasıl yetiştirirseniz, bu çocuk da büyüyüp ebeveyn olduğunda aynı şeyleri kendi çocuğuna yaşatacaktır. Nesilden nesile de devam edecektir. Ta ki biri bazı şeyleri anlayıp fark edene kadar. Yada yaşadıklarını tecrübe edinip, bir kenara bırakıp mutlu olmaya çalışana kadar.
Evlilikte ilk zamanlar duygularımızla hareket etmelisiniz. Aşık olduğunuz kişinin eğer size göre biri olduğunu düşünüyorsanız, ben buldum kendime göre birini diyebiliyorsanız gidin peşinden. Hayat, pişmanlıklar için çok kısa. Ama bu kişiyi seçerken öncelikle olarak iyi birini bulmaya çalışın. Evlilikten sonrası için de hayatınızın olduğunu unutmayın.
Öyle biri olsun ki hayatınıza aldığınız insan; her anınızda yanınızda olsun, sizi sevsin, zamanı gelince iyi bir ebeveyn olabilsin. Her şey sizin elinizde. Evliliğe kadar ki olan hayatınızı siz seçmediniz ama sonrasını siz seçebilirsiniz. Kendi yolunuzda emin adımlarla yürümek sizin elinizde.
Gelelim zorunlu evlenen bireylere;Zorunda olmak kavramı fazlasıyla can sıkıyor. Zorunlu yapılan hiçbir eylem bireye mutluluk vermez. İnsan hayatını olumsuz etkileyerek, huzura ulaşmasını engeller.
Hiçbir şeyi yapmak zorunda değilsiniz. Bu sizin hayatınız. Hayatınızın iplerini başkalarının ellerine vermeyin. Özellikle hayatınızı başkalarının vicdanına bırakmayın. Gerekirse kendi vicdanınızın sesi olun. Başkasının hayatınızda söz sahibi olmasına göz yummayın.
Hayatınızdaki belli döneme kadar yaşadığınız acıları, geleceğinize taşımayın. Bu yaşadıklarınızın sonucunda tecrübe edinin. Başınıza gelen her kötü dönemin, aslında size artısı olduğunu bilin.